Ağustos 08, 2010

Gece yarısı...

Yalnız olmak…

İçinde birisi olup yalnız kalmak…

Üzülmek ama mutlu görünmeye çalışmak…

Güçlü duruşla yenik olmak…

Mide bulantısı, soğuk kâbuslar, yorgun anılar ve ben bu gece baş başa kaldık sanırım…

Yapılası gereken işler, alınması gereken kararlar, soğuk bir uyku, ruhum ve bir adam - sev(il)diğim adam - ise beni bekliyor…

Beklemek zordur, bekletmekse acı veriyor; dingin bir acı, sessiz ve sakin içimi kemiriyor.

Korkular yüzleşmek için can atarken ben sessizlikle çatışıyorum nedensiz yere…

Kendimi arıyor gözlerim aynaların buğulu yansımasında…

Ayrılık çıkagelmiş gibi duruyor… Kadere boyun eğmiş beden kendi canına kıyarken ağlıyorum…

Fırtınadan sonra durulan, koskocam gemiyi alabora etmiş bir okyanusa benziyorum…

Mavi melek balıkları hüzünle dudaklarıma bakıyor sanki sözler çare olacakmış gibi…

Fark ediyorum, uzun zamandan sonra, aradan silinip giden onca fotoğraf karesinden sonra, maviyim…


Ama belki de ilk kez mavi olmaktan mutsuzum…


Ve bu yüzden gel beni al n’ olursun…

Seni bekliyorum… Mavide boğulmaktan kurtar , beni al, şimdi, hemen burda, şu anda!!!