Haziran 11, 2014

kara bir düşünce rüyası

gecenin karanlıklarını giyiyorum üzerime.
hani senin o en sevdiğin siyah gömlekli
kadınlardan âlâ, daha derin bu karanlık siyahlara bürünüyorum.
kimsenin kirli çamaşırlarını yıkamak zorunda olmadığı bir
dünya hayal ettiğim zamanlarda,
bir karahindibayı uçuşsun diye üflüyorum
rüzgara sığınan nefesimle
-artık almadığımı düşündüğüm nefesimle hem de-
bir kez bile sarılmayı çok gördüğün
gidişinin sabahında
bir otobüsün aşınmış koltuğunda
oturmakla bakındığım o dakikalarda,
tüm ruhlarımın sana küstüğünü
bilmedim ben o anda.
hiç göz yaşı dökmüyorum oysa.
sokaklara,
kaldırımlara,
yağmura
ve
soğuğa
bedenimi vurduğumda gidişinin ertesi akşamında
hâlâ bilmiyordum uzaklığının anlamını.
anlam denilen sözcüğün mânâsını
bugün de dolduramadım.
uzaklığını yakın kılamıyorum adam.
uzaklığına, elveda.

Çorba

Vazgeçsem rahatlayacağım hayallere sahibim.


Düşüncelerimi ellerimle kevgirden geçirsem diyorum
Hani diyorum ellerimin ayası kanayana kadar kevgirden geçirsem
posasını görene dek
kevgirden geçirsem düşüncelerimi
bakkaldan aldıklarımdan arta kalan bir naylon poşete atsam hepsini de
bağlasam ağzını, mutfak bataryasının sıcak su tarafına assam diyorum
Mis gibi arınmış düşüncelerimi koysam ocağa
kaynayana kadar terbiyesini hazırlasam
Bir yumurtanın sarısına harfleri döksem A'dan Z'ye
biraz tuz, biraz anlayış serpsem üstüne
Çatalın ucuyla çırparken köpük köpük etse hepsi diyorum
Tıkırdamaya başlayan düşüncelerimden bir kepçe alsam da
eklesem yavaş yavaş içine -kesilmesin düşünceler-
Ve hazır sonunda, sofrada!
Şefin tavsiyesi: Üzerine -kızdırdığım pul pul yanlışlarım- gezdirilmelidir.


Afiyet olsun.

Sarmaşık

Bir o yana
Bir bu yana
Koşturulup durulmayan
günün ertesiydi baktığım.
Duruşuna yenik sarmaşık
döne döne uzanıyordu
gök denemeyen mavisiz griye.
İliştiği dikenli tel
yeşertmedi, soğuktu hava.
Bir bardak suya özlediği tutkuyu
ekti sanki.
Eksik yanı tozlu dumanlı,
ona bulandı.